Van Kalesi
Kale Van Gölü’nün 4 km. doğusunda ve Van il merkeze 5 km. mesafede bulunmaktadır. Doğu-batı istikametinde Göle doğru uzanan kale, 1800 m. uzunluğunda, 120 m. genişliğinde ve takriben 100 m. yükseliğindeki kalker bir kayalığın üzerinde kurulmuştur. Güneyden sarp ve dik-kuzeyden meyili topografik bir özellik göstermektedir. Üç bölümlü kalenin kuzeydeki çıkış yolu, batıdan doğuya doğru hafif rampa şeklindedir. Kalenin girişi kuzey batı uç kısmındadır. Bunun hemen batısında 47 m. uzunluğunda, 13 m. genişliğinde ve 4 m. geniş dikdörtgen planlı Sardur (Madır) Burcu bulunur. Burcun taşları üzerinde I. Sardur tarafından Asur diliyle yazdırılan yazıt Urartu krallığı başken Tuşpa’nın yazılı belgesini oluşturmaktadır. Aynı muhtevaya sahip olan bu yazıtların üçü yapının doğu duvarın üzerinde, diğer üçü de batı duvarı üzerinde bulunmaktadır.
Eski devirlerde Gölile birleşik olduğu anlaşılan bu kayalığın batı ucunda Madır Burcu adı verilen ve I. Sadur tarafından yaptırılan bir iskele vardır. Bu iskelenin inşa kitabesinde çivi yazısı ile şunlar yazılıdır: “Lutipri’nin oğlu, Sarduri’nin yazıtı, büyük kral, güçlü kral, dünyanın kralı, Nairi ülkesinin kralı, eşsiz kral, savaştan yılmayan kral, ben Sarduri Lutipri’nin oğlu Sarduri şöyle sözler; ben bu taş bloklarının (ortalama 35 ton ağırlığında), Alniunu kentinden getirdim ve bu duvarı inşa ettim.
Van kalesinin kuzey batı ucundan yukarıya doğru çıkıldığında, Urartu Kralı Argisti’nin mezar odası ile karşılaşılmaktadır. Kalenin güney kesiminde kralların oturduğu taş odaların ve düzgün planlı mezar odaların ana kaya içine oyularak yapılmıştır. Osmanlı İmparatorluğu zamanında bu mezar odaları, depo ve cephanelik olarak kullanılmıştır. Argisti mezar odalarından doğuya doğru gidildiğinde Osmanlı İmparatorluğu zamanında yapılan minare, kapı, Su kulesi ve burç görülür. Urartu duvarları üzerinde yükselen Osmanlı yapılarının hemen hepsi yıkılmıştır. Kalenin tam orta kısmının güneyinde “Kurucular” ve “Menva Mezar Odaları” olarak adlandırılan mezar odaları bulunmaktadır.
Van Kalesinin güney kesiminde yukarından aşağıdaki su deposuna inen ve halk tarafından “Bin Merdivenler” yahut “Şeytan Merdivenleri” olarak adlandırılan kaya basamakları bulunmaktadır. Van Kalesinin güneyinde kimsenin ulaşamayacağı kayanın orta kısmına doğru, Peri Kralı Kserkes çivi yazısı ile bir kitabe yazdırmıştır. Ayrıca kalenin çeşitli yerlerinde kralların savaşlarına, zaferlere, yapılan işlere dair birçok yazıtlar vardır. Van Kalesi dört bedenle çevrilidir. Bu beden duvarlarından ikisi Akkoyunlu Türkleri ile Osmanlı Türklerinin diğer ikisi de Urartulara aittir. Kalenin içinde Osmanlılar zamanından kalma cami, medrese, askerler için kışlalar ve su sarnıçları vardır. Osmanlılar çağında Van Kalesi önemli üslerden biriydi. Evliya Çelebi, Van Kalesini anlatırken şöyle der: 300 kadar yeniçeri ve topçu iç kalede yaşar. Suluk Kulesi üzerindeki bölme hisarlarda evli askerler dururdu. Kale içinde kiliseden bozma Süleyman Han Camii, saray ve medreseler vardır. Van Kalesinin yüksek duvarlarına ok eriştirmek imkansızdır. Ancak, Evliya Çelebi’ye göre IV. Murat, Revan Savaşından dönerken Pehlivan Sarı Sulak ile Hacı Süleyman’a ok attıran dik kale duvarlarını aşırmıştır. Birinci büyük savaştan önce, Van şehri kalenin güney eteğinde idi. Burası bugün yıkıntı halindedir.
Kalede Urartu’lardan sonra Osmanlı’ya kadar pers yazıtı dışında herhangi bir kalıntı gelmemiştir. Doğu tarafındaki sur ve kuleler, kuzey batıya bakan kale giriş kapısı, tahkimat ve diğer beden duvarları, Yukarı Kale, Süleyman Han Camii ve minaresi ile askeri amaçlı kerpiç ve taştan çeşitli yapılar Osmanlı döneminden kalmadır. Tahkimatı sağlayan beden duvarları, burçlar ve kuleler moloz taş, kerpiç ile kesme taş malzemeyle yapılmıştır. Bu duvar tahkimatlar kuzeyden kalenin siluetini oluşturmaktadır. Osmanlılar döneminde kale tamamen askeri amaçlı olarak kullanılmıştır. Asıl şehir kalenin güneyinde kurulmuştur. Burası da Asurlar tarafından devrilmiş. 1915’den sonraki tahrip olmuş haliyle günümüze ulaşmıştır.
I. Sarduri’den sonra gelen İşpuini M. Ö. (830-820) Menua M. Ö. (810-786), Argişti M. Ö. (786-764) ve II: Sarduri M. Ö. (764-735) adlı kralların zamanında geliştirilip tahkim edilen kale Asur saldırıları karşısında acze düşen kral II. Rusa başkenti Toprakkale’ye taşıması sonucu önemini kaybetmiştir.
Urartu’lardan sonra bölgeye hakim olan uluslar tarafından yeniden onarılan kule savunma bakımından önemi kazanmış ve Osmanlılar zamanında Van Beylerbeyliğine hizmet etmiştir. Anadolu’da eşine az rastlanılan tarihi anıtlardan biri olan Van Kalesi yüzlerce yıllardan beri kullanılmasına birkaç kez el değiştirmesine rağmen, hala ayakta sağlam olarak durmaktadır.
Van Kalesinin ünlü Arkeoloji bilgini Layard 1889’da çeşitli kazılar yapmış, ilk ve orta çağlara ait çok değerli eserler bulmuştur. Bugün Van Kalesi Urartulardan kalma çivi yazılı kitabeler, krallara ait kaya mezarları, mabetler, Osmanlı camileri, ihtişamlı burçlar ve güney tarafındaki eski Van şehri harabeleriyle bulunmaz bir anıt şehir manzarası arz etmektedir.
Eski Van Şehri
Tarihi Van Kalesinin güneyinde bulunan Eski Van Şehri 1915 Rus-Ermeni işgaline kadar yaşanılır bir kent halindeydi. Müslüman ve diğer azınlıklarla birlikte yaklaşık 35.000 insanın yaşadığı şehirde her türde ve dini mimari yapılar vardı. Bu eşli mimari yapılanmanın özünde hoşgörü ve karşılıklı saygının olduğu bir gerçektir.
1918’de Rus’ların bölgeden çekilmesi ile Eski Van şehri ve dışındaki ......... evlerinin tümü yıkılıp yakılmıştır. Günümüzde Eski Van Şehri adeta virane bir görünümündedir. Eski Van Şehrinde önemli bir yer tutan evlerin plan tipi, arazinin sınırı olmasından dolayıdır ki yapılan tümü bitişik nizamda çift katlı nadiren tek katlı olarak inşa edilmiştir. 1918’den sonraki sivil yapılaşmanın günümüzdeki Van şehrinin değişik mahallelerine (Şerefiye, Norşin, Çavuşbaşı, Tepebaşı, Selimbey, Sıhke, Topçuoğlu, Hanikoğlu, Erek, Mercimek, Bahçıvan vs.) gruplar halinde yerleşmişlerdir. Yani yapılaşmadaki evlerin çoğu iki katlı olup, arazinin genişliğinden olmalıdır ki; her ev ayrık plan nizamında ve bahçeli olarak bina edilmiştir. Günümüzde sayıları yaklaşık 15’i bulan Van evleri günün şartlarına uyarlanarak kullanılmaktadır
Abdülselam Arvas Evi, İsmail Ödemiş Evi, Cemil Efendi Evi, Sipahi Oğlu Evi, Ambarcı Mehmet Evi, bazı Abbas Melül Evi gibi.
Söz konusu evler değişik planlarda ve formlardan inşa edilmelerine rağmen, işlevsellik olarak birbirleriyle benzerlik göstermektedir. Yapıların teknik özellikleri tipolojik olarak dört guruba ayrılmaktadır.